Trump'ın "Kurtuluş Günü" Tarifeleri Durduruldu: Güç Mücadelesi ve Küresel Ekonomik Şokların Derinlemesine Bir Yorumu

Yazan: Luke, Mars Finans

29 Mayıs 2025'te Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Ticaret Mahkemesi (CIT), ABD Başkanı Donald Trump'ın 2 Nisan'da uygulamaya koyduğu "Kurtuluş Günü" tarifelerini, başkanın Uluslararası Acil Ekonomik Güçler Yasası'na başvurmasını gerekçe göstererek geçersiz kılan dönüm noktası niteliğinde bir karar yayınladı Act, IEEPA), ticaret açığı gerekçesiyle genel tarifeler uygulama konusunda ultra vires'tir. Karar, Trump'ın ikinci dönemindeki ticaret politikasına karşı büyük bir yargı meydan okuması olmakla kalmadı, aynı zamanda tahvil getirilerinin dalgalanması ve sermaye akışlarının kaymasıyla küresel finans piyasalarında şok dalgaları gönderdi.

  1. Olayın Arka Planı: Trump'ın "Kurtuluş Günü" Tarife ve Küresel Ticaret Savaşının Tırmanması

İkinci başkanlık döneminde Trump, Amerika'nın diğer ülkelerle olan ticari ilişkilerini yüksek tarifeler yoluyla yeniden şekillendirmeye çalışarak ilk döneminin korumacı rotasını sürdürdü. 2 Nisan 2025'te Trump, dünya çapında 180'den fazla ülke ve bölgeden yapılan ithalata, Çin'e %145'e ve Kanada ve Meksika'dan gelen mallara %25'e varan tarifeler de dahil olmak üzere "Karşılıklı Tarife" uygulayan "Kurtuluş Günü" tarife politikasını duyurdu. Politika, Trump yönetimi tarafından ticaret açığı, yasadışı göç ve sınır güvenliği sorunlarıyla başa çıkmak için "zor bir hareket" olarak tanımlandı ve ABD ekonomisini ve üretimini korumak için tasarlandı.

Trump, citing the International Emergency Economic Powers Act and the National Emergencies Act, announced multiple "national emergencies" to bypass Congress's trade management authority and directly implement tariff policies. According to Bloomberg, Trump's advisory team, including Peter Navarro and Stephen Miller, played a key role in formulating the tariff policy. When signing the executive order, Trump stated that the emergency status granted him the power to "do whatever is necessary to address the problem." However, this radical trade policy quickly provoked strong backlash domestically and internationally.

Yurtiçinde, partizan olmayan bir grup olan Liberty Justice Center tarafından desteklenen, ithalata dayanan beş ABD küçük işletmesi, tarifelerin yasallığına itiraz eden ABD Uluslararası Ticaret Mahkemesi'ne dava açtı. Bu şirketler, yüksek tarifelerin ithalat maliyetini önemli ölçüde artırdığını, rekabet güçlerini baltaladığını ve hatta hayatta kalmalarını tehdit ettiğini söylüyor. Buna ek olarak, 13 ABD eyaletinden bir başsavcı ekibi, yerel ekonomilere "yıkıcı hasar" verdiğini savunarak tarife politikasına itiraz etti. Uluslararası alanda Çin, ABD mallarına %125'lik misilleme tarifeleri uyguladı ve nadir toprak ihracatını kısıtladı; Kanada ve Meksika, küresel bir ticaret savaşı riskini daha da artıran karşı önlemler tehdidinde bulundular.

İkincisi, neden durduruldu? Hukuki gerekçe ve yargı mantığı

Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Ticaret Mahkemesi'nin kararı, Amerika Birleşik Devletleri Anayasası ve Uluslararası Acil Ekonomik Güçler Yasası'nın sıkı bir şekilde yorumlanmasına dayanmaktadır. Temel tartışma, Başkanın tek taraflı olarak gümrük vergisi alma yetkisine sahip olup olmadığı ve ticaret açığının "ulusal acil durum" oluşturup oluşturmadığı üzerinedir. İşte kararın gerekçesine dair ayrıntılı bir analiz:

Amerikan Anayasası'nın güç dağılımı

Amerikan Anayasası'nın Birinci Maddesi'nin Sekizinci Fıkrası, Kongre'nin "yabancı Ülkelerle Ticaretin Düzenlenmesi" (regulate Commerce with foreign Nations) konusunda özel bir yetkiye sahip olduğunu açıkça belirtmektedir. Bu madde, Amerikan ticaret politikasının temel hukuki temeli olarak görülmektedir. Mahkeme, başkanın idari emirle gümrük vergisi tahsil etmesinin, aslında Kongre'ye ait olan yasama yetkisini kullanmak olduğunu ve kuvvetler ayrılığı ilkesini ihlal ettiğini belirtti.

Davanın tarafının hukuk ekibi, özellikle George Mason Üniversitesi Hukuk Fakültesi profesörü Ilya Somin, Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası'nın başkana "olağanüstü ve özel tehditler" altında ticarete müdahale etmesine izin verdiğini, ancak başkana gümrük vergisi artırma yetkisi vermediğini düşünüyor. Daha da önemlisi, ticaret açığı yaygın bir ekonomik fenomen olarak, hukuki anlamda "acil durum" teşkil etmemektedir. Mahkemenin üç yargıcı, duruşmada Beyaz Saray'ın argümanlarına şüpheyle yaklaşarak, hükümetin ticaret açığının ulusal güvenliği tehdit ettiğini kanıtlamak için yeterli delil sunamadığına inanıyor.

Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası'nın Uygulama Sınırları

1977 yılında yürürlüğe giren "Uluslararası Acil Ekonomik Güçler Yasası", başkana ülkenin "olağanüstü ve özel bir tehdit" ile karşılaştığı durumlarda ekonomik önlemler alma yetkisi verir; bu önlemler arasında yaptırımlar uygulamak veya ticareti sınırlamak yer alır. Ancak, bu yasa tarihsel olarak belirli ülkelere yönelik ekonomik yaptırımlar için kullanılmıştır, genel gümrük politikaları için değil. Mahkeme, Trump yönetiminin ticaret açığı gibi normal ekonomik sorunları "acil durum" olarak yükseltmesini yasanın kötüye kullanımı olarak değerlendirmiştir.

Ayrıca, mahkeme tarihi emsal olayları da dikkate aldı. Örneğin, 1970'lerdeki petrol krizi sırasında, başkan benzer yasaları anarak harekete geçmişti, ancak bu eylemler genellikle belirli ve net ulusal güvenlik tehditlerine yönelikti, genel ekonomik sorunlara değil. Trump yönetimi ticaret açığını sınır güvenliği, yasa dışı göç gibi konularla birleştirmeye çalıştı, mahkeme bu mantığın zayıf olduğunu ve hukuki bir dayanağının olmadığını belirtti.

Davalının talepleri ve yargı denetiminin katılığı

Serbest Yargı Merkezi tarafından temsil edilen beş küçük işletme, gümrük politikalarının operasyon maliyetlerini artırdığını, piyasa rekabetçiliğini zayıflattığını ve ABD ekonomisine önemli zararlar verdiğini öne sürdü. Mahkeme, incelemede katı yargı denetim standartları uyguladı ve hükümetin eylemlerinin yasallığını ve geçerliliğini kanıtlamasını talep etti. Hakimler, duruşmada Beyaz Saray avukatının ifadelerine şüpheyle yaklaştı ve hükümetin ticaret açığının acil durumla nasıl çözüleceğine dair yeterince açıklama getiremediğini düşündüler.

Mahkemenin kararı, idari güç genişlemesine karşı bir uyanıklığı da yansıtmaktadır. Son yıllarda, ABD Yüksek Mahkemesi ve alt mahkemeler, birçok davada idari yetkilerin sınırlanması eğilimini göstermiştir. Örneğin, 2022'deki Batı Virginia'nın Çevre Koruma Ajansı'na karşı davasında (West Virginia v. EPA), Yüksek Mahkeme, idari kurumların önemli politika meselelerinde tek taraflı hareket etme yetkisini sınırlamıştır. Bu uluslararası ticaret mahkemesinin kararı da bu yargı eğilimini sürdürmektedir.

Üç, Başkan ile mahkeme arasındaki güç mücadelesi

Bu dava sadece bir hukuki mesele değil, aynı zamanda Amerika'nın üçlü güçler ayrılığı sistemi altında başkan ile mahkeme arasındaki güç çekişmesinin bir yansımasıdır.

Cumhurbaşkanının yürütme yetkisi

Trump yönetimi, başkanın ulusal güvenlik ve ekonomi alanında geniş yürütme yetkilerine sahip olduğunu, özellikle "ulusal acil durum" ilan ettikten sonra savunmaktadır. "Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası" ve "Ulusal Acil Durum Yasası" gerçekten de başkana acil krizlere yanıt verme konusunda belirli bir esneklik tanımaktadır. Ancak, bu yetkinin kullanımı, yasanın açık yetkilerine uygun olmalı ve yargı denetimine tabi olmalıdır.

Trump, ilk döneminde, Kongre'yi bypass etmek için birçok kez yürütme emri çıkardı; örneğin, 2019'da sınır duvarını inşa etmek için acil durum ilan etti. Bu strateji kısa vadede etkili olsa da, birçok kez yargı mücadelelerine yol açtı. Bu gümrük davasında Trump, yürütme yetkisini benzer bir şekilde genişletmeye çalıştı, ancak mahkeme, başkanın acil durum yetkilerinin Kongre'nin anayasal yetkilerinin üstünde olamayacağını açıkça belirtti.

Mahkemenin yargı denetim yetkisi

Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Ticaret Mahkemesi, uluslararası ticaret ve gümrükle ilgili davaları ele almakla sorumlu olan federal mahkeme sisteminde uzmanlaşmış bir mahkemedir ve kararları ulusal etkiye sahiptir. Mahkeme, bu davada güçlü bir yargı denetim yeteneği sergileyerek, dikkatli bir hukuki analizle başkanın idari emrini reddetmiştir.

Daha da önemlisi, bu dava gelecekteki yargı denetimi için bir emsal oluşturabilir. Mahkeme, sadece gümrük vergilerinin yasallığını sorgulamakla kalmadı, aynı zamanda "ulusal acil durum" tanımını da sıkı bir şekilde belirledi. Bu yargı duruşu, gelecekteki başkanların ticaret ve ekonomik politikalar üzerindeki acil yetkilerini kötüye kullanma olasılığını sınırlayabilir.

Parlamento'nun rolü

Kongre, Anayasa tarafından verilen ticaret yönetim hakkına sahip olmasına rağmen, son yıllarda ticaret politikası üzerindeki etkisi azalmıştır. Trump yönetimi, idari emirler aracılığıyla gümrük vergilerini uygulayarak, aslında Kongre'nin yasama otoritesini zayıflatmıştır. Bu mahkeme kararı, Kongre'nin temel konumunu yeniden vurgulamakta ve Kongre'nin ticaret politikası üzerindeki kontrolünü nasıl güçlendirebileceğini yeniden gözden geçirmesini teşvik edebilir, örneğin acil durumlarda başkanın yetki sınırlarını netleştiren yasalar çıkararak.

Dört, Ekonomik Etkiler ve Pazar Tepkisi

Trump'un "Kurtuluş Günü" gümrük politikası küresel ekonomi üzerinde derin etkiler yarattı ve mahkemenin kararı piyasalarda dalgalanmalara yol açtı. İşte başlıca ekonomik etkilerin analizi:

Amerikan şirketleri üzerindeki etkisi

Davacının beş küçük işletmesi, ithalata dayanan çok çeşitli ABD işletmelerini temsil etmektedir. Yüksek tarifeler, hammadde ve malların maliyetini artırarak tedarik zincirinde aksamalara ve fiyat artışlarına yol açar. Bu şirketler, tarifelerin sadece rekabet güçlerini zayıflatmakla kalmayıp, aynı zamanda işten çıkarmalara ve iş daralmasına da yol açabileceğini söylüyor. Mahkemenin kararı bu şirketler için bir soluklanma sağlıyor, ancak sonraki temyiz başvuruları konusundaki belirsizlik yine de uzun vadeli planlarını etkileyebilir.

Küresel ticaret savaşının riski

Trump'ın gümrük politikası, başlıca ticaret ortaklarıyla olan gerginlikleri artırdı. Çin, ABD ürünlerine %125 oranında misilleme gümrük vergisi uyguladı ve nadir toprakların ihracatını kısıtladı; bu durum ABD'nin yüksek teknoloji endüstrisi için bir tehdit oluşturuyor. Kanada ve Meksika'nın misilleme önlemleri de Kuzey Amerika tedarik zincirinin istikrarını etkileyebilir. Mahkemenin gümrük vergilerini durdurmasının ardından, küresel ticaret görüşmelerindeki belirsizlik arttı ve pazarın gelecekteki ticaret anlaşmalarına yönelik beklentileri daha karmaşık hale geldi.

Finansal piyasanın tepkisi

Kararın açıklanmasının ardından, küresel tahvil piyasasında dalgalanmalar yaşandı. 10 yıllık ABD Hazine tahvili getirisi 4 baz puan artarak %4.5186’ya yükseldi, Japonya ve Avustralya'nın Hazine tahvili getirileri de sırasıyla arttı. Bu dalgalanma, piyasanın güvenli varlıklara olan talebinin azalmasını ve küresel ticaret ortamının iyileşmesine yönelik iyimser beklentilerini yansıtıyor. Ancak, Trump yönetimi temyiz davası açar ve kararı bozar ise, piyasa bir kez daha dalgalanabilir.

Beş, Gelecek Gelişmeler: Başvuru ve Uzun Vadeli Etkiler

Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Ticaret Mahkemesi'nin kararı kesin değildir, Trump yönetimi Washington D.C.'de bulunan Amerika Birleşik Devletleri Federal Daire Temyiz Mahkemesi'ne (U.S. Court of Appeals for the Federal Circuit) itiraz edebilir ve nihayetinde Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi'ne başvurabilir. İşte gelecekteki gelişmelere dair tahminler:

Temyiz Yolu ve Olası Sonuç Federal Devre Temyiz Mahkemesi: Bu mahkeme, Uluslararası Ticaret Mahkemesi'nin en üst mahkemesidir ve patent, ticaret ve belirli idari davalarda uzmanlaşmıştır. Trump yönetimi temyize giderse, devre mahkemesi Anayasa ve Uluslararası Acil Ekonomik Güçler Yasası'nın uygulanmasını yeniden inceleyecek. Devre Mahkemesinin daha muhafazakar bileşimi göz önüne alındığında, yürütme gücü konusunda daha hoşgörülü bir duruş sergileyebilir, ancak aynı zamanda Uluslararası Ticaret Mahkemesi'nin mantığını sürdürebilir ve orijinal kararı onaylayabilir.

Yargıtay: Dava Yargıtay'a temyiz edilirse, kararın geniş kapsamlı sonuçları olacaktır. Mevcut Yüksek Mahkeme, Trump tarafından aday gösterilen üç yargıç da dahil olmak üzere muhafazakar yargıçlar tarafından yönetiliyor. Ancak son davalar, Amy Coney Barrett gibi muhafazakar yargıçların bazı konularda bağımsızlık gösterdiğini gösteriyor. Örneğin Mart 2025'te Barrett, Trump'ın yürütme önlemlerinden birini veto etmek için Baş Yargıç John Roberts ile güçlerini birleştirdi. Bu bağımsızlık, Yüksek Mahkeme'nin kararının sonucunu öngörülemez hale getirebilir.

Siyasi ve ekonomik etkiler

Eğer gümrük politikası nihayetinde iptal edilirse, Trump'ın ticaret korumacılığı stratejisi ağır bir darbe alacak ve hükümeti yasama yoluyla ticaret politikalarını ayarlamak için Kongre ile işbirliği yapmaya zorlayabilir. Bu, Kongre'nin ticaret yönetim yetkisini artıracak ve aynı zamanda ticaret ortaklarıyla olan gerginlikleri hafifletebilir. Ancak, itiraz başarılı olursa, Trump yönetim yetkisini daha da genişletebilir ve daha fazla hukuki ve siyasi tartışmalara yol açabilir.

Ekonomik açıdan, kararın nihai sonucu küresel tedarik zincirinin istikrarını etkileyecektir. ABD şirketlerinin ithalat maliyetleri, tüketicilerin alım gücü ve uluslararası ticaret müzakerelerinin yönü doğrudan etkilenmektedir. Ayrıca, diğer ülkeler karar sonucuna göre ticaret stratejilerini ayarlayabilir; örneğin ABD ile müzakereleri hızlandırmak veya daha sert misilleme önlemleri almak gibi.

Ülke içindeki siyasi yapı

Bu dava, 2026'daki ara seçimleri de etkileyebilir. Gümrük vergilerine karşı olan eyalet hükümetleri ve işletmeler, mahkeme kararını kullanarak Trump yönetiminin ekonomik politikalarını eleştirebilir, bu politikaların dikkatsiz olduğunu ve yerel çıkarları zedelediğini savunabilir. Trump'ı destekleyen seçmenler ise yargı kararını başkanın otoritesine bir meydan okuma olarak görebilir ve bu durum siyasi kutuplaşmayı daha da artırabilir.

Altı, Özet: Güçler Dengesi ve Küresel Ekonominin Yeni Bölümü

ABD Uluslararası Ticaret Mahkemesi'nin Trump'ın "Kurtuluş Günü" tarifelerini askıya alma kararı, anayasal gücün dağılımı ile ekonomi politikası arasındaki bir oyunun mikrokozmosudur. Sadece Kongre'nin ticaret alanındaki münhasır yetkilerini yeniden teyit etmekle kalmıyor, aynı zamanda başkanın acil durum yetkilerinin sınırlarını da sıkı bir şekilde tanımlıyor. Bu durum, ABD'nin kuvvetler ayrılığı sisteminin, küresel ticaret ortamında yeni belirsizlikler yaratırken, aynı zamanda temel politika konularında bir kontrol ve denge unsuru olarak rolünü göstermektedir.

Gelecekte, davaların federal Temyiz Mahkemesi'ne ve hatta Yüksek Mahkeme'ye itiraz edilme olasılığıyla, hukuk ve siyasetin mücadelesi ısınmaya devam edecek. Nihai sonuç ne olursa olsun, bu dava idari yetki, yargı denetimi ve uluslararası ticaret politikası üzerine önemli bir çalışma haline gelecektir. Amerikan şirketleri, tüketicileri ve küresel ticaret sistemi için bu mücadelenin sonucu, gelecekteki ekonomik düzen üzerinde derin bir etki yaratacaktır.

View Original
The content is for reference only, not a solicitation or offer. No investment, tax, or legal advice provided. See Disclaimer for more risks disclosure.
  • Reward
  • 2
  • Share
Comment
0/400
Beemanvip
· 05-29 03:47
快 bir pozisyon girin!🚗
Reply0
SmallTownBigGodOfWealthvip
· 05-29 03:43
Yap işte, bana saldırın kardeşlerim korkmayın, Xiaomi olacak.
Reply0
  • Pin
Trade Crypto Anywhere Anytime
qrCode
Scan to download Gate app
Community
  • 简体中文
  • English
  • Tiếng Việt
  • 繁體中文
  • Español
  • Русский
  • Français (Afrique)
  • Português (Portugal)
  • Bahasa Indonesia
  • 日本語
  • بالعربية
  • Українська
  • Português (Brasil)